Oturup haftalarca sadece New York vakit geçirmek yapılabilecekler yazılsa günler haftalar yetmez. Neyse ki New York ve Manhattan yarımadası ABD’nin diğer çoğu şehrinin aksine yürüyerek keşfetmek için ideal. Ama bu kadar ufak bir yarımadada bir günde olan biten ve yapılabilecekler o kadar fazla ki New York’a gidiliyorsa yine de bunu mümkün olduğunca uzun tutmakta fayda var. Sokak ve caddelerin numara sistemine alıştıktan sonra bloklar arasında turlayarak yüzlerce hatta binlerce ilginç mekan ve sürprizle karşılaşabilirsiniz. Ağustos ve Eylül aylarında New York’u düşük ihtimalle de olsa tropik kasırgalar ziyaret edebiliyor. Biz de Ağustos sonu planlanan yolculuğumuzu Irene kasırgası nedeniyle bir hafta ertelemek zorunda kaldık.
Kabaca Manhattan’de batı yakası 40 ve 50 bloklar arasında kalan Midtown ve Times Square çevresi bugün New York’un en kalabalık ve turistik bölgelerinden biri. New York’a ilk defa gelen pek çok insanın yolu da ilk olarak mutlaka bu bölgeye düşüyor. Belli bir süre sonra kalabalık ve gürültü açısından rahatsız edici olsa da farklı insan manzaraları izlemek ve şehrin çeşitliliğini anlamak için burada bir süre vakit geçirilebilir.
New York Times Square ve Midtown bölgesini en keyifli anlatan kitaplardan biri de Serdar Turgut’un Şahsi Bir New York Biyografisi adlı gayet eğlenceli anı kitabı. Altmışlı ve yetmişli yıllarda şehrin en tekinsiz bölgelerinden biri olan ve insanların gece dolaşmaya korktukları bu bölge son 20 yılda hızla değişerek bugünkü haline gelmiş. Bu bölgenin eski halini merak edenler Martin Scorsese’nin Taxi Driver filmine göz atabilir. Bugün Times Square bölgesi günün 24 saati azalmayan kalabalık ve dev reklam panoları ile dolu.
Manhattan’ın o meşhur panaromik manzarasını göreyim ama manzarada Empire State Building de olsun diyenler bu manzarayı devasa Rockfeller Center binasının terasından izleyebilirler. Üstelik sadece arkanızı dönerek aynı Manhattan manzarasını bu sefer Central Park’ı da görerek izleyebilirsiniz. Rockfeller Center manzarası dışında da, zamanında Rockfeller ailesinin işlerini idare ettiği merkez olarak gayet ilginç ve gezmeye değer.
Yine Rockfeller Center’dan aşağıya doğru bakıldığında ise Manhattan’daki binalarının teraslarının tepeden görünüşü etkileyici.
Manhattan’ın tam ortasında kuzeyden güneye boylu boyunca uzanan Central Park’ın da şehirdeki gökdelenlerin herhangi birinin terasından görünüşü gayet güzel.
MoMA, yani Museum of Modern Art, modern sanatlarla ilgili olanlar için Midtown bölgesinde gidilebilecek diğer bir güzel mekan. Dünyanın en kendi alanında en itibarlı müzelerinden biri kabul edilen MoMA’da Diego Rivera’dan Matisse’e kadar pek çok sanatçının eserleri var. Modern sanattan hoşlananlar burada en az bir yarım günlerini geçirebilir.
Dünyanın ve Amerika’nın en saygın ve en yüksek tirajlı gazetelerinden olan The New York Times’ın genel merkezi de şehrin bu bölgesinde 8. cadde üzerinde bulunuyor.
No comments:
Post a Comment