Thursday 1 March 2012

Malta - Mdina, Rabat, Cottonera, Sliema


Mdina ve Rabat
Malta'nın eski başkenti olan Mdina'nın adı bildiğimiz Arapça Medine (şehir) kelimesinden geliyor. Maltaca da zaten Avrupa'da halen bir ülkenin resmi dili olan tek semitik dil; yani Arapça ve İbranice ile aynı dil ailesinden geliyor. Surlarla çevrili olan Mdina Arap saldırılarına karşı koymak için korunaklı bir bölgeye kurulmuş. Bugün çok az kişinin yaşadığı ve sadece tarihi binaların bulunduğu bu eski kent Silent City olarak da biliniyor.



Malta dilinin Arapça ile oldukça benzer olduğunu söylemiştik. Buna bir örnek Mdina'da surların üzerindeki bu sokak tabelası. Triq Is-Sur, yani Sur Sokağı'nın Maltaca yazılışı latin harfleri ile olması dışında Arapça ile birebir aynı.
Mdina'nın hemen yanında yürüme mesafesinde yer alan Rabat şehrinin ismi ise Fas'ın başkenti Rabat ile aynı. Hristiyanlar için kutsal bir kent olan Rabat'da, Hristiyanlığı yaymak için Kudüs'ten yola çıkan San Paulus'un buraya gelerek bir kilise kurduğu ve dönemin Romalı valisini vaftiz ettiğine inanlılıyor.Rabat'da tarihi iki bin yıl önceye uzanan kayaya oyma kiliseler var. Papa II. Jan Paul'de Maltayı ziyaret ettiğinde buraya uğramış.
Cottonera
Bugünkü Valletta’nın hemen karşısında surlarla çevrili üç küçük yarımadadan oluşan Cottonera (Üç Şehirler) bölgesinin tarihi Valletta’dan çok daha eski. Cottonera 1565’de Osmanlılar Malta’yı kuşattığında adanın en önemli yerleşim ve savunma bölgesiymiş. Osmanlılar bugünkü Valletta’nın bulunduğu yere kurulmuş St. Elmo kalesini almalarına rağmen şövalyelerin asıl üssü olan Cottonera bölgesini alamamış ve adayı boşaltmak zorunda kalmışlar. Bugün Cottonera Isla, Birgu ve Kalkara yarımadacıklarına yayılmış Valletta’ya göre sakin ve tarihi bir bölge durumunda.
Isla yarımadası Cottonera bölgesinin en güneyinde yer alıyor ve üç şehirler içinde en küçük ve en sakin olanı. Malta şövalyeleri buraya gelmeden önce avlanma alanı olarak kullanılıyormuş. Isla'dan karşıda bulunan St. Angelo kalesinin görünümü muhteşem.
Birgu üç şehirler bölgesinin merkezi ve tarihi yapıların en çok olduğu bölge. Malta’nın en büyük yat marinası da burada olduğundan Birgu’da çok sayıda küçük dükkan, cafe ve bar da bulunuyor. Valletta’dan görünüşü çok güzel olan ve denize sıfır surları olan St. Angelo kalesi de Birgu’da. Osmanlı donanmasına en sert direnişi Birgu gösterdiği için buraya Vittorioza (Muzaffer) ismi verilmiş.
Kalkara üç şehirler içinde yerleşimin en çok olduğu yer. Valletta’nın merkezinde çalışan bir çok insan burada yaşıyor. Cottonera’da en güzel doğal koy Kalkara’da. Burada pek çok balıkçı barınağı ve kayık yapım atölyesi de var. Kalkara limanına demir atmış ve geleneksel şekilde rengarenk boyanmış kayıkların oluşturduğu manzara muhteşem.
Sliema Valletta şehrinin batısında yer alan ve uzun yıllardır kitle turizmine açılmış, tatil köylerinin ve çarpık yapılaşmanın bol olduğu bir bölge. Tüm bu nedenlerle bir zamanlar ufak bir balıkçı kasabası olan Sliema’dan bir eser kalmamış. Büyük tur operatörleri kanalıyla Malta’ya sadece sıcak havası için gelen kuzey avrupalı turistlerin çoğu da Sliema’ya geliyor bu bölgeden çok da ayrılmadan ülkelerine dönüyorlar. Biz bu nedenle Sliema’yı kendi açımızdan çok da ilginç bulmadık. Yine de her çeşit hizmetin bu tip otellerde sunulduğu bu tatil anlayışını tercih edenler ve alışveriş yapmak amacıyla Malta’ya gelenler Sliema’yı bir alternatif olarak düşünebilir

No comments:

Post a Comment